Periferik Damar Hastalıklarının Anjiografik Tedavisi
Vücudumuzdaki damarlar, kalbin pompaladığı kanı her organa taşıyan ve yaşamın sürekliliğini sağlayan yollar gibidir. Ancak zamanla bu yolların daralması veya tıkanması, kan akışını kısıtlar ve ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Kalp dışındaki damarları etkileyen bu tabloya periferik damar hastalığı denir.
Eskiden yalnızca cerrahi yöntemlerle tedavi edilebilen bu hastalıklar, günümüzde anjiografik (kateterle yapılan) tedavi yöntemleri sayesinde çok daha güvenli, hızlı ve etkili şekilde tedavi edilmektedir. Anjiografi eşliğinde yapılan bu girişimlerde, tıkanıklık bölgesi doğrudan görüntülenir, darlık giderilir ve damar yeniden açılır.
Periferik Damar Hastalığı Nedir?
Periferik damar hastalığı, kalp dışındaki atardamarların (arterlerin) daralması veya tıkanması sonucu oluşur. En sık etkilenen bölgeler bacak damarları, şah damarları (karotis arter), kol ve omuz damarları ile böbrek damarlarıdır.
Damar duvarında kolesterol, kalsiyum ve iltihap hücrelerinden oluşan aterosklerotik plaklar birikir. Bu plaklar zamanla damar lümenini daraltarak kan akımını engeller. Sonuç olarak, dokular yeterli oksijen alamaz ve bu durum ağrı, uyuşma, soğukluk veya organ fonksiyon kaybına yol açar.
Bu hastalık kalp-damar sisteminin genel bir göstergesidir; yani bacak damarlarında tıkanıklık varsa, genellikle kalp damarlarında da benzer süreç devam ediyordur. Bu nedenle periferik damar hastalığı yalnızca lokal bir problem değil, tüm vücudu ilgilendiren sistemik bir hastalıktır.
Periferik Damar Hastalığının Nedenleri
Hastalığın en önemli nedeni **damar sertliği (ateroskleroz)**tur. Ancak gelişiminde birden fazla risk faktörü rol oynar.
En sık görülen nedenler arasında şunlar bulunur:
-
Sigara kullanımı: Damar duvarını daraltarak dolaşımı bozar.
-
Diyabet (şeker hastalığı): Damar iç yüzeyine zarar verir ve tıkanıklığı hızlandırır.
-
Hipertansiyon: Damar duvarında kalınlaşma ve sertleşmeye yol açar.
-
Yüksek kolesterol: Plak oluşumunu hızlandırır.
-
İleri yaş, obezite ve hareketsiz yaşam: Dolaşımı yavaşlatır, damar elastikiyetini azaltır.
Bu risk faktörleri yıllar içinde damarlarda hasar birikimine neden olur. Sonuçta daralma ilerledikçe organlara ulaşan kan akımı azalır ve ciddi komplikasyonlar ortaya çıkar.
Belirtiler Nelerdir?
Periferik damar hastalığı sessiz ilerleyebilir. Özellikle erken dönemde belirti vermediği için çoğu hasta tanı aldığında hastalık ilerlemiş olur.
Bacak damar tıkanıklığında yürürken baldır veya kalçada ağrı, topallama, ayakta soğukluk, iyileşmeyen yaralar ve bacak renginde solma görülebilir.
Şah damarı darlığında baş dönmesi, geçici görme kaybı, dengesizlik veya felç geçirme riski vardır.
Kol ve omuz damar tıkanıklıkları genellikle kol gücünde azalma, soğukluk ve uyuşma ile belirti verirken,
böbrek damar tıkanıklıkları tedaviye dirençli hipertansiyon ve böbrek fonksiyon kaybına neden olur.
Bu şikâyetler fark edildiğinde, erken tanı ve girişimsel tedavi organ kaybını ve felç gibi ciddi komplikasyonları önleyebilir.
Tanı Nasıl Konulur?
Tanıda ilk aşama, ayrıntılı hasta öyküsü ve fizik muayenedir. Damar tıkanıklığı düşünülen bölgelerde nabız azalmış veya kaybolmuş olabilir.
Bunu takiben Doppler ultrasonografi ile damar içi akım hızı ölçülür. Bu yöntem girişim gerektirmeden, darlığın derecesi hakkında ön bilgi sağlar.
Kesin tanı için anjiografi yapılır. Bu işlemde kasıktan veya el bileğinden girilerek damara özel bir kontrast madde verilir ve damar yapısı canlı olarak görüntülenir. Anjiografi hem tanı koydurur hem de aynı seansta tedavi imkânı sunar.
Bu aşamada damarın darlık oranı, uzunluğu, pıhtı varlığı ve kan akımının yönü net olarak değerlendirilir. Ardından uygun hastalarda anjiografik tedaviye geçilir.
Anjiografik Tedavi Nedir ve Nasıl Yapılır?
Anjiografik tedavi, damar içindeki daralmış veya tıkanmış bölgenin özel cihazlar kullanılarak açılması işlemidir. Bu yöntem minimal invazivdir; yani cerrahi kesi yapılmaz, vücuda sadece küçük bir kateter girişi yapılır.
Kasık veya el bileği damarından girilerek ince bir kılavuz tel yardımıyla hedef damara ulaşılır. Anjiografi cihazı altında damarlar görüntülenir. Darlık bölgesi belirlendikten sonra balon anjiyoplasti veya stent uygulaması yapılır.
Balon anjiyoplasti sırasında, darlık bölgesine ulaştırılan balon şişirilir ve damar genişletilir. Genişletilen bölgeye stent (metal ağ şeklinde destek) yerleştirilerek damar açık tutulur.
Bazı durumlarda ilaç kaplı stentler veya ilaç kaplı balonlar tercih edilir. Bu tür cihazlar, tekrar daralma riskini azaltır.
İşlem süresi genellikle 30–60 dakika arasındadır. Hasta çoğunlukla ertesi gün taburcu edilir ve normal yaşamına döner.
Bacak Damarı Tıkanıklıkları ve Tedavisi
Periferik arter hastalıklarının en sık görüldüğü bölge bacak damarlarıdır. Özellikle diz altı damarlar, aterosklerozdan en çok etkilenen alanlardır.
Bacak damarlarındaki daralmalar, yürürken ortaya çıkan ağrıya (klaudikasyon) neden olur. Hastalık ilerlediğinde, ağrı istirahat halindeyken bile devam eder ve ayakta yaralar oluşabilir. En ileri evrede “kritik ekstremite iskemisi” denilen durum ortaya çıkar; bu tablo tedavi edilmezse doku kaybı ve amputasyon riski vardır.
Anjiografik tedavide, kasıktan girilerek tıkalı bölgeye ulaşılır ve balon anjiyoplasti ile damar genişletilir. Darlığın uzunluğuna göre ilaç kaplı stent yerleştirilir. Bu işlem, hastaya cerrahiye göre çok daha konforlu bir tedavi imkânı sunar.
Erken müdahale sayesinde yürüyüş kapasitesi artar, ağrılar azalır ve bacak kaybı riski büyük ölçüde ortadan kalkar.
Şah Damarı (Karotis Arteri) Anjiografik Tedavisi
Şah damarı, beyne giden kanın ana kaynağıdır. Bu damarda meydana gelen darlık, beyin damarlarına pıhtı gitmesine ve felce neden olabilir. Karotis arter darlıkları, sıklıkla boyun bölgesinde aterosklerotik plak birikimiyle ortaya çıkar.
Eskiden bu darlıklar yalnızca cerrahi olarak (karotis endarterektomi) tedavi ediliyordu. Ancak günümüzde karotis stentleme işlemi, anjiografik tedavinin en başarılı örneklerinden biri haline gelmiştir.
İşlemde kasıktan girilerek karotis artere ulaşılır. Beyni korumak amacıyla özel filtre sistemleri kullanılır. Darlık bölgesine balonla genişletme yapıldıktan sonra stent yerleştirilir. Bu stent, plakların beyne gitmesini önleyerek kalıcı koruma sağlar.
Karotis stentleme, felç riski yüksek, cerrahiye uygun olmayan hastalarda hayat kurtarıcı bir yöntemdir. Başarı oranı oldukça yüksektir ve komplikasyon oranı düşüktür.
Kol ve Omuz Damarlarında Tıkanıklıkların Tedavisi
Üst ekstremite damarları (subklavyen, brakiyal ve aksiller arterler), kol ve omuz bölgesinin kanlanmasını sağlar. Bu damarlarda gelişen darlıklar, kolda yorgunluk, güçsüzlük, uyuşma ve soğukluk gibi belirtilerle kendini gösterir.
Özellikle subklavyen arter darlığı, beyin damarlarına da etkileyebileceği için “subklavyen çalma sendromu” adı verilen duruma yol açabilir. Bu durumda beyin kan akımı azalır ve baş dönmesi, görme bozukluğu gibi nörolojik belirtiler ortaya çıkar.
Anjiografik tedaviyle, darlık bölgesine balon ve stent uygulaması yapılarak hem kol dolaşımı hem de beyin kan akımı düzeltilir. İşlem sonrası hastaların kol gücü artar, şikayetleri kaybolur ve yaşam kalitesi belirgin şekilde yükselir.
Böbrek Damarlarında (Renal Arter) Anjiografik Tedavi
Böbrek damar darlıkları, genellikle tedaviye dirençli yüksek tansiyon veya böbrek fonksiyon bozukluğu ile kendini gösterir. Böbreğe giden kan azaldığında, organ kan akımını artırmak için hormon salgılar ve bu durum tansiyonun kontrolsüz şekilde yükselmesine neden olur.
Böbrek damar anjiografisinde kasıktan girilerek renal artere ulaşılır. Darlık bölgesi balonla genişletilir ve gerektiğinde ilaç kaplı stent yerleştirilir. Bu işlem, böbreğin kanlanmasını artırır, tansiyonun düşmesine ve böbrek fonksiyonlarının korunmasına yardımcı olur.
Erken dönemde yapılan müdahalelerle birçok hasta, uzun süreli böbrek yetmezliğinden veya diyaliz ihtiyacından korunabilir.
Anjiografik Tedavinin Avantajları
Anjiografik tedaviler, periferik damar hastalıklarında minimal invaziv yaklaşımın en güzel örneklerindendir.
Cerrahiye kıyasla çok daha az riskli, hızlı ve konforlu bir yöntemdir.
İşlem sırasında genel anestezi gerekmez; hastalar işlem sonrası birkaç saat içinde ayağa kalkabilir. Kesi izi olmadığından enfeksiyon riski düşüktür. Hastanede kalış süresi genellikle 1 gündür.
Ayrıca damar açıklığının uzun süre korunabilmesi için yeni nesil ilaç kaplı balonlar ve stentler geliştirilmiştir. Bu sayede tekrar daralma riski azalmıştır.
En önemlisi ise, hastalar işlem sonrası ağrısız şekilde yürüyebilir, günlük aktivitelerine kısa sürede dönebilir.
Tedavi Sonrası Dönem ve Takip
Anjiografik işlem sonrasında hastalar genellikle aynı gün içinde mobilize edilir. Kasık veya bilek giriş yerinde küçük bir bandaj yeterlidir. Damarın açık kalmasını sağlamak için kan sulandırıcı ilaçlar doktor kontrolünde belirli bir süre kullanılır.
İlk kontrol genellikle 1 ay sonra yapılır. Sonraki dönemlerde ultrason veya BT anjiyografi ile damar açıklığı takip edilir. Hastalara sigarayı bırakmaları, sağlıklı beslenmeleri ve düzenli yürüyüş yapmaları önerilir. Bu önlemler, tedavinin uzun süreli başarısını artırır.
Uygun bakım ve risk faktörlerinin kontrolü ile damar açıklığı yıllarca korunabilir.
Kimler İçin Uygun Değildir?
Her damar tıkanıklığı anjiografik tedaviyle açılamayabilir. Çok uzun ve tamamen kireçlenmiş damarlar, ileri doku kaybı veya yaygın enfeksiyon bulunan olgularda cerrahi seçenekler değerlendirilebilir.
Ancak teknolojik gelişmeler sayesinde, daha önce cerrahi gerektiren birçok hasta artık girişimsel yöntemlerle başarıyla tedavi edilebilmektedir. Karar, genellikle multidisipliner bir kalp-damar konseyi tarafından verilir.
Cerrahiye Gerek Kalmadan Damar Sağlığına Kavuşmak
Periferik damar hastalıkları, sadece bacak ağrısı ya da yürüyüş kısıtlılığıyla sınırlı değildir; tedavi edilmezse felç, organ kaybı ve kalp krizi gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Ancak günümüzde anjiografik tedaviler, bu riskleri ortadan kaldıran güvenli ve etkili çözümler sunmaktadır.
Bacak, şah damarı, kol-omuz ve böbrek damarlarındaki tıkanıklıklar; küçük bir kateterle, kesiksiz ve ağrısız şekilde açılabiliyor. Hastalar cerrahiden korkmadan, aynı gün içinde sağlığına kavuşabiliyor.
Erken teşhis ve doğru tedaviyle, damar sağlığı yeniden kazanılabilir. Unutmayın, damarlar vücudun yaşam hattıdır. Bu hatların açık kalması, yalnızca organların değil, yaşamın sürekliliğini sağlar.
Modern anjiografik yöntemlerle artık bu mümkün